Bu gibi çok örnekler var. Dolayısıyla bu Nur, bu muhitten çıkmış en başta bu muhitteki insanlar bu Nur'a sahip çıkması lazım sahip çıkanlar çok ciddi olmakla beraber maalesef daha tam tanımayan insanlarda var. Ama bu programlarla bu insanlarımızın nazarları
Risale-i Nurlar'a dönüyor, anlamaya gayret gösteriyorlar.
Cumartesi günü gerçekleştirilen mevlidten sonra Pazar günü Nurs'ta gerçekleştirilen mevlide geçildi.
Mevlid saat sabah 10.00 sıralarında başladı. Biz mevlid diyoruz ama malum bizim
Risale-i Nur dersleri. Üstad Bediüzzaman'ın Kur'an'dan aldığı hakikatlerle bu asrın fehmine bir dersi olan
Risale-i Nur hakikatlerinden dersler okunuyor.
ÇünküRisale-i Nurlar bugün dinsizliğin bel kemiğini kırmıştır, küfrü mutlak-ı bir daha dirilmeyecek bir surette öldürmüştür. Kur'ani, burhani hakikatlerle Kur'an'dan çıkan bu Nur dersleriyle elhamdülillah mevlidimizi gerçekleştirdik.
Üstadımızın talebeleri mevlide teşrif buyurdular. En başta Hüsnü Ağabeyimiz, Üstadımızın on sene kadar hizmetinde bulunmuş ve ''mutlak vekilim'' iltifatına mazhar olmuş. Keza neşriyat varislerinden Said Özdemir Ağabey, yine üstadımızla bir çok defalar görüşmüş, derslerine katılmış biri olan Mehmet Fırıncı Ağabey. Daha sonra üstadımızı ziyaret etmiş büyük bir alim olan Ali Sert hocam ve bir çok ulema katıldı.
Hatta Ali Sert hocanın yanında büyük bir Suriyeli alim iştirak etmişti. Mahmud el Haseni isminde. Kendisi gerçekten büyük bir alim. Üstad ile ilgili intibalarını Nurs'ta dile getirdi. Ardından Tillo'dan Hafız Taha hocam. Derken o bölgeden alim şahsiyetlerde iştirak etmişti.
Risale-i Nur hizmetlerinde ki farklı meşrebler ve civardaki ehl-i iman tüm cemaatlerin çok ciddi katılımının gerçekleştiği mevlidte Devlet ricali, en başta Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez hocamız, Kültür Bakanı Müsteşarımız, Bitlis ve Van Valilerimiz, Hizan Kaymakamı, çevre ilçe kaymakamlarımız, il müftüleri, Üniversite hocaları, dekanlar ilaahir yani şu anda hepsini sayamayacağım. Yaklaşık 10 bin civarında bir katılım olmuştuTabi Nurs bir köy. Hani bir tabir var ya, 'kuş uçmaz, kervan geçmez' diye Şark'ın yalçın kayalıklarının arasına sıkışmış bir köy. Haliyle yolu yine Allah razı olsun bugün ki devlet ricali ilgilenmişler, alakadar olmuşlar fakat istenilen düzeyde değil çünkü bazı günler binden fazla ziyaretçi oluyor, çok yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Nurs'un yolları daha iyi ıslah edilmesi lazım. Maddi imkanlar çok zayıf. Düşünün 50-60 hanelik bir köy, buraya birden 10 bin insan geliyor dolayısıyla bu hususta çok ciddi manada çalışma yapılması lazım.
Orada Kültür Bakanımızın Müsteşarı söz verdi ve dedi ki: ''Zaten malum Nur Talebeleri kimseden bir şey istemezler biz bunu biliyoruz istiğna düsturları vardır. Ama biz kendimiz bizzat gördük. Ne gerekiyorsa biz devlet olarak bunları yapacağız.'' ifadeleriyle orada bütün insanlar önünde söz verdi.
En mühimi Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez, programda bir saate yakın tamamen
Risale-i Nur'dan dersler okudu İhlas Risalesi'nden, Uhuvvet Risalesi'nden.
En başta Osmanlı'nın son dönemlerinde bütün insanların neredeyse ümitsizliğe düştüğü bir zamanda birden Bediüzzaman çıkıyor ve herkese ümit aşılıyor. Bu çok muazzam bir hakikattir. ''
ümit var olunuz, şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek gür seda İslam'ın sedası olacaktır'' üstadımızın o sözünü nakletti.
İhlas Risalesi'nden atıflarda bulundu ve şunu söyledi: ''Şimdi büyük alimlerin, hocaların eserleri vaazlarda hutbelerde okunuyor neden Bediüzzaman'ın İhlas ve Uhuvvet gibi en büyük eserleri hutbelerde ve vaazlar okunmasın?Bu bizim yetmiş yıllık bir gecikmemizdir. Üstad Bediüzzaman o zaman Diyanet işleri başkanı Hamdi Akseki efendiye yazdığı mektuplar bizim yanımızda mevcut. O vazifeyi biz omzumuza alıyoruz, bizim için büyük bir iltifattır, bir şereftir'' ifadeleriyle yaklaşık bir saate kadar çok güzel bir konuşma yaptı.
Çok güzel bir noktaya temas etti ve dedi ki: ''kaderin bir cilvesi ki; ben bu cuma günü Bitlis Ulu Cami'de, bin yıllık tarihi bir camide cuma namazı kıldırdım ama haftaya da Tiflis'te Cuma namazı kıldıracağım. Cuma namazında orada olacağım.'' diye üstadımızın hani yüz yıl önceki ''Bitlis ve Tiflis kardeştir'' beyanatı bir nevi tahakkuk etmiş oldu. Bu da ayrıca cemaatte güzel bir manaya, oradakilerinde çok ciddi manada sevincine medar oldu.
Konuşması sık sık alkışlarla kesildi. Konuşmasında o kadar güzel noktalara temas etti ki; insanlar yüreğinden kopup gelen, esas manevi alemdeki alkışlar maddeten de tezahürünü göstermiş oldu ve o topluluk huzurunda çok güzel bir mana oldu.